Bu Blogda Ara

18 Mart 2012 Pazar

ŞAİR NEF'İ

Nef'î (Ömer), (1572-1635) ünlü 17. yüzyıl Dîvân şairi. XVII. yüzyıl ve bütün Türk edebiyatının en büyük kaside şairi olarak tanınan Nef'i, bu yüzyılın başında yaşamış, kasidede gerçek bir varlık göstermiş ve gerek kendi zamanında, gerekse sonraki yüzyıllarda kaside yazan bütün şairlere etki etmiş bir şairdir.
1572 yılında Hasankale'de doğdu. Bundan dolayı devrin kaynakları Nef'i'den Erzenü'r-Rumî diye söze ederler. Babası ülkesinin etrafından Sipahi Mehmed Bey diye anılan bir kişidir.
Gerçek ismi Ömer olan Nef'î, kaynaklarda Nef'i Ömer Bey adıyla anıldığı gibi mührüne kazdırdığı beyitte de Ömer adı görülmektedir.
Daha küçük yaşlardan itibaren güçlü bir eğitim gördü. Öğrenimini Hasankale'de yapmış, sonra Erzurum'a gelerek devam ettirmiştir. Burada Fars edebiyatının ünlü eserlerini okudu, Arapça ve Farsça öğrendi. Nef'i Erzurum'da öğrenimini sürdürürken genç yaşında şiir yazmaya da başlamıştır. İlk mahlası Zarrî "zararlı"dır. 1585 Erzurum defterdarı olan Gelibolulu Müverrih Ali, şiirlerini görmüş, beğenmiş ve bu genç şaire Nef'i "nafi, yararlı" mahlasını vermiştir.
Padişah 1.Ahmed zamanında İstanbul'a geldi. Devlet hizmetine girdi ve bir süre farklı memurluklarda çalıştı. Daha sonraları 2.Osman ve 4.Murad dönemlerinde yıldızı parladı ve sarayla yakın bir ilişki kurdu. Hicviyeleri ile ünlü olan Nef'î yazdığı hicivlerle dönemin birçok isminin nefretini ve öfkesini üstüne çekti.Dönemin müftüsü Nef'i yi öven ancak içeriğinde Nef'i ye kâfir diyen bir beyit söylemiştir.Nef'i de buna karşılık olarak; "Müftü efendi bize kâfir demiş. Tutalım ben O'na diyem müselman. Lâkin varıldıktan ruz-ı mahşere, İkimiz de çıkarız orda yalan." diyerek cevap vermiştir.Ayrıca kendisine boşboğaz köpek diyen Tahir Efendi'ye
Bize Tahir Efendi kelp demiş
İltifatı bu sözde zahirdir
Ben Maliki mezhebindenim zira
İtikadımca kelp tahirdir
diyerek dolaylı bir yoldan köpek diyerek karşılık vermiştir.Zira maliki mezhebince köpek temiz kabul edilir ve dokunulması halinde abdest bozulmaz."Tahir" de "temiz" demektir ve o dönemde "tahir" kelimesi "temiz"den daha popülerdi. Devlet büyükleri hakkında bu kadar sert hicivler yazmasına rağmen uzunca bir süre 4.Murad tarafından korundu, daha sonraları 4.Murad kendisinden hiciv yazmamasını rica etti. Her ne kadar Nef'î padişah 4.Murad'a bu konuda söz verse de, kalemini durduramayıp Vezir Bayram Paşa hakkında bir hicviye kaleme aldı. 


Nef'î hiç kuşkusuz, hiciv dendiğinde Türk edebiyatında öne çıkan isimdir. Onu ölüme sürükleyen hiciv edebiyatında çok başarılı olduğu aşikâr. Hicvin yanı sıra övgü edebiyatıyla da göz doldurmuştur, bugün dîvân edebiyatının en beğenilen kasidelerinden bir çoğu onun eseridir. Yazdığı kasideler güçlü tekniği ve değişik ahenki ile fark yaratır. Zaman zaman kasidelerinde gördüğümüz aşırı süs ve abartılar bile, güzel ahenki ile sunîlikten uzak doğal bir havadadır.

Ölüm Sebebi 
Nef'î'nin ölüm sebebi o zamanın sadrazamına hiciv yüklü şiirler sunmuştur.Nef'i'nin özelliği övdüğü kişiyi göklere kadar çıkaran yerdiği kişiyi yerin dibine sokan bir kişidir.İkisinin ortasını yakalayamayan bir kişidir.Dönemin padişahı 4.Murad Nef'i'yi çok beğenmiş şiirlerini çok sevmiştir.4.Murad'la bir çok dialogları aralarındaki samimiyeti gösterir.Fakat sadrazama yazdığı hicivleri sadrazam doğal olarak kaldıramaz ve öldürün bu kafiri der.Fakat 4.Murad bunun yapılmasına izin vermez.Ordu sefere çıkar ve çıktığı seferde Osmanlıya göre güçsüz devletle karşı çıkılan bir seferdir ve Osmanlı ne kayberder ne de kazanır.Şair Nef’i, “Siham-ı Kaza” (Kader Okları) adlı bir hiciv eseri yazar. Tam bu eserin sultan huzurunda okunduğu gece de yıldırım düşer. Nef’i’ye kızan padişah, şairin odunluğa hapsedilmesini, ertesi sabah da idam edilmesini buyurur.

O dönemin dalkavuk münevverleri “Gökten nazire indi Siham-ı kazasına/Nef’i kendi diliyle uğradı hakkın belasına” demişlerdir.

Nef’i çok sevilen bir şair olduğu için siyahi harem ağası bir beyaz kağıt, hokka ve divit alarak odunluğa gider. Nef’i’den padişaha bir af dilekçesi yazmasını ister. Sarayın ileri gelenleri bu dilekçeyi padişaha sunacak ve onun canının bağışlanmasını dileyecektir.

Nef’i’nin kolları bağlı olduğu için harem ağası dividi hokkaya batırır, kağıda eğilir ve “Söyle bakalım” der. Ama tam bu sırada divitten bir damla siyah mürekkep damlar kağıda. Bunun üzerine Nef’i kendini tutamaz ve siyahi harem ağasına “Mübarek teriniz damladı efendim” der. Bu zalim şakaya kızan ağa da “Allah belanı versin” diyerek odunluktan çıkıp gider. Büyük şair Nef’i ertesi sabah idam edilir.
alıntıdır.

1 yorum: