Bu Blogda Ara

23 Nisan 2012 Pazartesi

BİR TÜRK BOYU YIVA BOYU

YIVA (İVA)

Selçuklular devrinde adı sık sık geçen boylardan biri de Yıvalardır. Kaşgarlı, bu boyun adının İva, Yava, Yıva, Yava ve Aıva gibi beş söyleniş şeklini tesbit etmişti. XII. yüzyılda onlardan el-İvaiyye veya İva şeklinde bahsediliyor. Tahrir defterlerinde ise iva ve Yıva yazılışları görülmektedir.

Selçuklular Devrinde Yıvalar

1. Perçem-Oğulları: 

Yıyalar XII. yüzyılda Hemedanın batısında oluyorlardı. Burası İran'da Kurdistan denilen bölgeye dahildi. Bu bölge, daha önce de belirtildiği gibi, Dinever, Kirmanşah, Hulvan ve Şehnzor şehirlerini içine alıyordu. Yıvalar bu bölgede kalabalık bir halde yaşıyorlardı. Hatta Musul atabeği İmadeddin Zengi onların bir bölüğünü daha önce Suriye'ye getirerek Haleb bölgesine yerleştirmişti.
Yıvalar'ın Seyhun boylarından İran'a Avşar ve Salğurlar ile birlikte 1130 tarihlerinde geldikleri kuvvetli bir ihtimal ile söylenebilir.

553 (1158) yılında İva Perçem'e mensup Türkmenlerin Cebel bölgesinde yağma faaliyetlerini arttırmaları üzerine Bağdad halife hükümeti Mengü-Bars kumandasında, bunların üzerine kuvvet gönderdi. Mengü-Bars Türkmenleri ağır bir bozguna uğrattıktan sonra kesilmiş başlar ve tutsaklar ile Bağdad'a döndü.

568 (1172) yılında Perçem'in, buyruğundaki Türkmenler ile Hemedanın batısındaki yöreye akın ederek Dinever'i yağmaladığı görülüyor. Bunu Nahçivarida haber alan İl-Deniz, atlı asker ile sür'atle Perçem'in üzerine yürüyerek onu Bağdad yakınına kadar kovaladı. Hatta İl-Deniz'in Bağdad yakınına kadar gelmesi onun Bağdad'a saldıracağı zannını uyandırdığından halife bir yandan asker toplamağa, diğer yandan da surları berkitmeye başladı. Fakat İl-Deniz halifeden özür dileyerek maksadının yalnız Per-em'i ülkesinde yağmalarda yapmaktan vazgeçirmek olduğunu söyledi. Anlaşıldığına göre Perçem halife'yi metbu tanıyordu; oğullarının da bunu sadakatle devam ettirdikleri görülüyor. Hatta Perçem'in bu hareketi halife'nin gizli emriyle yapmış olması da muhtemeldir.

583 (1187) yılında son Selçuklu Sultanı Tuğrul ile halifenin veziri Celaleddin b. Yunus arasında Hemedan dolaylarında yapılan savaşta Yıvalar da halife ordusunda yer almışlardı. Ravendi'ye göre savaş esnasında Selçuklu ordusunun sol kolunda bulunan Ay-Aba kumandasındaki atabeğ'li askerler (yani Pehlivanın memlukleri) bozguna uğrayarak kaçmışlar ve Yıvalar tarafından kovalanmışlardır. Fakat atabeğli askerler ağırlıklarını bırakarak Türkmenlerin takibinden kurtuldular. Esasen Türkmenlerin asıl maksadı da ganimet (doyumluk) ele geçirmekti. Onların ağırlıkları ellerine geçince savaş meydanına dönmiyerek ülkelerinin yolunu tuttular. Halbuki savaş Sultan Tuğrul tarafından kazanılmıştı. Bu savaşta Yıvaların başında Perçem'in oğlu Mahmud vardı.

Irak Selçuklu sultanlığına son veren Harizm-Şah Tegiş Irak-ı Acem'deki bazı yöreleri Selçuklu emirlerine bırakmıştı. Bunlar halife'nin tahriki ile çok geçmeden Harizm-Şah'a isyan ettiler ise de Harizm-Şah'ın oğlu Rey valisi Tunus Han tarafından bozguna uğratıldılar. Bu bozgundan kaçıp kurtulan emirler Yıva beyine sığındılar. Bu münasebetle Ravendi, Yıva beyini melik (kıral) kelimesiyle vasıflandırır.

Bu hadiseden sonra halife askeriyle Harizm-Şah Tegiş'in Heme-dan valisi Mayaçık'ın ordusu arasında yapılan ve Bağdad kuvvetlerinin yenilgisiyle sona eren savaşta Yıvalar'ın da halife ordusu arasında yer almış olduklarını biliyoruz.

Perçem-oğlu Mahmud'dan sonra Yıvalar'ın başına Fahreddin İbrahim'in geçtiği anlaşılıyor. 593 (1196) yılında Ata-Beğ Özbek adına Hemedan'da valilik yapmağa başlayan Nureddin Gökçe, Yıva beyliğini de ortadan kaldırmayı düşünerek bu beyliğin topraklarına yağma akınları yapmağa başlamıştı; fakat Gökçe, Yıva beyinin mukabeleye hazırlanması üzerine Hemedan'a dönmeğe mecbur kaldı.

605 (1208) yılında Melik İbrahim bir Batıni tarafından öldürüldü. Batını Yiva melikine yaklaşmak için yıllarca beklemiş ve bu esnada kendini tamamen ibadete vermiş bir insan gibi göstermişti.

Ebu Ishak Fahreddin İbrahim dirayetli bir melik idi. Onu kimin öldürttüğünü kaynak yazmıyor. Fahreddin ibrahim'den sonra Mahmud'un oğlu Perçem geçmiştir. Emir Perçem, 605 yılının Ramazan ayında (1209 Mart-Nisan) Bağdad'a gelerek halifenin katma çıkmış, kendisine elbise giydirilmiş, kılıç kuşatılmış ve ayrıca 10.000 altın da verilmiştir.

Perçem'den sonra Şihabeddin Süleyman Şah'ı Yıva beyi olarak görüyoruz. Süleyman Şah Yıvalar'ın en ünlü beyleridir. Fakat Süleyman Şah, 610 (1213) yılından önce bilinmeyen bir sebepten Halife en-Nasir li-dinillah tarafından azledilerek yerine kardeşi geçirilmiştir. Fakat bunun fiilen yerine getirilip getirilmediği bilinemiyor.

Celal ed-din Harizm Şah 621 (1224) yılında halifenin ülkesine yaptığı bir seferden dönerken Hemedari yakınındaki Bahar kalesinde oturan Süleyman Şah'ın yanma uğramış ve orada onun kızkardeşi ile evlenmiştir. Süleyman Şah, Bağdad halifesini olduğu gibi, Celaleddin'i de metbu tanımıştır.

Tarih-i Güzidedeki Luristan meliklerine ait bahiste Süleyman Şah'a dair bazı bilgiler de bulunmaktadır. Bunlara göre Küçük Lur emiri Şerefeddin Ebu Bekir, Süleyman Şah'ın, Melike Hatun adlı kızkardeşi ile evli idi. Bu Lur emirinin ölümünden sonra yerine geçen kardeşi İzzeddin. Melike Hatun ile evlenmiş ve ondan iki oğlu dünyaya gelmiştir. Fakat İzzeddin'in, amcası oğlu Hüsameddin Halil tarafından öldürülmesi üzerine İzzeddin'in küçük yaştaki oğulları dayılarının yanma kaçtılar. Bundan sonra Süleyman Şah ile yem Lur emiri arasında sürekli bir mücadele başladı. Vuku bulan birçok çarpışmalardan sonra Şapur ovasında yapılan bir savaşta Lur ordusu bozuldu ve Hüsameddin Halil de öldürüldü (1246). Süleyman Şah düşmanı Hüsamed-din Halil'in ölümüne üzülmüş ve onun hakkında o anda bir rübai söylemiştir.

Süleyman Şah halifelik hükümetine samimi bir şekilde bağlanmıştı. Komşu Lur emirleri, Fars'taki Salğurlular, Musul hükümdarı Hülegü'yü metbu tanıdıkları halde Süleyman Şah Halifeden ayrılmadı. Hatta, 1258 yılında Moğollar Bağdadi kuşattıklarında şehri müdafaa edenlerden biri de Süleyman Şah idi. Bağdadin düşmesi üzerine Süleyman Şah da halife ve diğer Türk kumandanları ile birlikte şehit edildi. Kendisi bu sırada epeyce yaşlı olmalıdır. Hamdullah-ı Müstevfi'ye göre, Hülegü'nün Bağdad seferine katılan Lur emiri Bedreddin Mes'ud Süleyman Şah'ın öldürülmemesi için Hülegü'ye ricada bulunmuş ise de, ricasını kabul ettirememiştir. Bununla beraber Süleyman Şah'ın aile ve maiyyetiııi himaye etmeğe muvaffak olan Lur emirl, onları Luristaria götürmüştür. Bunların bir kısmı ortalık yatıştıktan sonra Bağdad'a dönmüşlerdir.
Süleyman Şah'ın oldukça kültür sahibi bir insan olduğu anlaşılıyor. Yukarıda onun bir rübaisinden bahsedilmişti. Hamdnllah-ı Müstevfi1, Süleyman Şah'ın meddahı olan bir şairden de bahseder. Reşid ed-din ise Yıva beyinin yıldızlar ilmine vakıf olduğunu bildiriyor.

Yine Hamdullah-ı Müstevfi'ye göre, Kürdistan bölgesi 15 idari yöreye ayrılmakta olup, Süleyman Şah zamanında bölgenin geliri 200 tumana yalan idi. Halbuki müellifin zamanında aynı bölgeden ancak 20 tuman, 1500 dinar elde edebiliyordu. Bu mukayese, Süleyman Şah zamanında Kürdistan vilayetinin nasıl mamur olduğunu açık bir şekilde gösterir.

Süleyman Şah Yıvaları'nın akibeti hakkında bilgimiz yoktur. Minorsky, Kara-Koyunlu eline mensup Baharlu oymağının adının Süleyman Şah'ın oturduğu Bahar kalesinden geldiğini kabul ederek Kara-Koyunlular'ın Yıvaların nesli olduklarını düşünmüştür.

2. Urmiye Yıvaları: 

XIII. yüzyılın ilk çeyreğinde kalabalık bir Yıva kümesinin de Urmiye yöresinde yaşadığı görülüyor. Kuvvetle muhtemeldir ki bunlar Moğol istilası sonucunda Türkistan'dan gelmiş, Süleyman Şah Yıvaları'ndan ayrı bir koldu.

Bu Yıvalar kalabalık olup 10.000 atlı çıkarıyorlardı. Muhammed-i Nesevi'ye göre, bunlar Sultan Celaleddin'i hiçe sayarak yollara korku salmakta ve uç ülkelerine alanlar yapmakta idiler. Bu sebeble Celaleddin, Ahlattan dönerek bunların üzerine yürümüştür. Yıvalar"dan birçokları öldürülerek çok ganimet ele geçirilmiştir. Koyun sürülerinden ibaret olan ve Muğan'a sevkolunan bu ganimetin hazineye ait olan kısmı 30.000 dinar kıymetinde idi.

Bu hadiseden 623 (1226) yılında bahseden İbn ul-Esir, Yıvalar'ın yağma faaliyetlerine dair tafsilat vermektedir. Ona göre Uşnu ve Urmiye şehirleri Yıvalar'ın elinde olduğu gibi, onlar Hoy şehrinden de haraç alıyorlardı. Yıvalar Celaleddin'in ilk önce Gürcüler ve sonra da Ahlat'ın zaptı ile uğraşmasını fırsat sayıp ticaret kervanlarını vurarak yolların emniyetini ortadan kaldırmışlardır. Bu arada Tebriz tacirlerinin Erzurum'dan Tebriz'e getirmekte oldukları 20.000 koyunu da Tebriz yakınında ellerine geçirip götürmüşlerdi. Yıvalar'ın işi ileri vardırmaları üzerine son Selçuklu Sultanı Tuğrul'un kızı olan zevcesi hatun'un ricası üzerine Celaleddin Ahlat kuşatmasını bırakarak onların üzerine yürüdü. Yıvalar Celaleddin'in Ahlat'tan ayrılmayacağına emin oldukları için sarp dağlarına çıkmayarak yurtlarında kaygısızca oturuyorlardı. İşte bu sırada Celaleddin onları çevirdi, çoğunu öldürüp, çoluk ve çocuklarını tutsak aldı ve davarlarının pek çoğunu da eline geçirdi. Bu hadiseden 6 yıl sonra Moğolların gelmesi üzerine onlar da Azerbaycan'daki Türkmenler gibi batıya gitmiş olmalıdırlar.

Kaynakça
Kitap: OĞUZLAR
Yazar: Faruk SÜMER

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder