"Bir düşün sevgili Glaukon...
insanların çocukluklarından itibaren ayaklarından, boyunlarından zincire vurulmuş bir mağarada yaşadıklarını; öyle sıkıca bağlanmışlar ki, kafalarını kıpırdatmadan sadece önlerindeki duvara bakabiliyorlar.
Arkalarında yüksek bir yerde bir ateş yanıyor. Kukla oynatıcılar ateşle mahpuslar arasında kurdukları sahnede kuklalarını oynatıyor, mahpuslar da önlerindeki duvarda kuklaların gölgelerini izliyorlar.
Ömürleri boyunca başlarını kıpırdatmaksızın önlerine bakan mahpusların gözünde gerçekler yapma nesnelerin gölgelerinden ibaret kalmaz mı?
Şimdi bu mahkumlardan birinin zincirlerini çözelim.
Yıllardır arkasında olan biteni merak ederek yüzünü ışığa dönecektir.
İlkin kamaşan gözleri ışığa alıştığında gerçekleri bir bir görecek ve şaşıracaktır.
Mağaradan dışarı çıktığında ise gerçek dünyayı görecek ve ancak o zaman görünen her şeyin kaynağının güneş olduğunu anlayacaktır.
Şimdi bir an için onun yüreğinin iyilikle dolduğunu düşün; dönüp arkadaşlarına gerçekleri anlatmaya kalksa ona gülmezler mi?
Onların zincirlerini çözüp kurtarmak istese, ellerinden gelse onu öldürmezler mi?”
Eflatun’un 2400 yıl önce yazdığı Devlet’ten bu güne !
alıntıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder