Ege’de saklanmış bir ada: Nisyros
Şimdi, Yunan adalarına gitmenin tam zamanı...
İster bir yelken teknesiyle mavi yolculuğa çıkın ve Ege’nin mavi sularında süzülerek her gün bir başka adaya demirleyin, isterseniz Kos ya da Rodos üzerinden feribotla, daha önceden tatil yapmaya karar verdiğiniz adayı seçin ve oraya gidin, fark etmiyor. Hepsi ayrı bir keyif ama ben geçen hafta Nisyros’taydım. Yani şu meşhur “12 Adalar”dan biri olan Nisyros. Kos, Simi ve Rodos kadar meşhur olmadığı için de belki çok sakin ve güzeldi. Nisyros’a yaklaşırken kayalıkların üzerinde yükselen devasa bir kilise ve merdivenlerle birbirine bağlanan sokakları gördüm önce. Ada bu haliyle büyüleyici bir güzelliğe sahip. Limana indikten sonra kalacağım otelin yönünü bulmam da zor olmadı. Ada’nın limanından yukarı doğru çıkan parke taşlarla döşenmiş daracık sokaklar sonunda bir yerde, Ada’nın meydanında birleşiyordu. Ve Ada’da kaldığım günler boyunca bu meydanda bulunan kafelerde epeyce zaman geçirdim diyebilirim. Meydan (Plate’a İlikomenon) 200-300 metrekare kadar olmalı. Yani o kadar küçük aslında. Ortasında iki büyük ağaç var. Biri manolya, diğeri at kestanesi ağacı.
Ada’yla tanışmak...
Baştan anlatmam gerekirse eğer; limandaki turizm ofisi, otelimin yürüyerek 5 dakika mesafede olduğunu söylediği için yürümeyi tercih ettim. Zaten Ada’nın sokakları arabalara geçiş vermeyecek kadar dar. Eğer isterseniz bisiklet ya da motosiklet kiralayabiliyorsunuz. Tarif edilen yöne doğru yürürken, begonvillerle süslü taş evleri izlemekten alamadım kendimi ve çoğu evin pencerelerinde bulunan sardunyalar ve karanfiller de ayrı bir koku yayıyordu etrafa. Ve ilk gözüme çarpan şeylerden biri de taş evlerin hemen hepsinin mavi, yeşil ya da beyazla çerçevelenmiş pencere ve kapılarının olmasıydı. Ada’nın kedileri de dar sokak aralarında serinlemeyi tercih etmiş olmalı ki neredeyse her evin kapısının önünde bir kedi uzanıyordu. Öğleden sonra esen hafif rüzgar pencerelerdeki dantel perdeleri kaldırdıkça Ada’da yalnız olmadığımı hissettim, çünkü neredeyse bir kişi bile yoktu sokaklarda. Belli ki herkes dinleniyordu.
Türkiye’ye çok yakın
Kos’a uzaklığı 10 mil olan Nisyros’un Datça’ya olan uzaklığı ise sadece 9 mil. Yani bu kadar yakınımızda ama pek tanıtımı yapılan bir Ada değil. Gece eğlenceleri diğer Adalar kadar yoğun olmadığındandır belki de diye düşünüyorum ama geceleri sahildeki tavernalar ve restoranlar dolu. Sabaha kadar eğlenebileceğiniz mekanlar da var ama dediğim gibi görece sakin bir yer. Nisyros doğal güzellikleri ile büyüleyen bir Ada. Ege Denizi’nde bulunan ve “İncirli” anlamına gelen Yunan Adası Nisyros’un, 1422’de patlayan yanardağı hâlâ aktif. Kraterin kıyısında kurulu olan Nikea Köyü, mozaikli meydanı ve orada kurulu kilisesi, bembeyaz sokakları ile fotografik açıdan da olağanüstü.
Nisyros limanından her gün özellikle feribotun geldiği saatlerde kalkan otobüsler turistleri volkana götürüyor. Yılın belirli dönemlerinde su buharı ve gaz çıkışları olan volkanın yakınına gitmek ise kükürt kokusu nedeniyle çok zor.
Burada karmaşa yok, her şey sakinlik üzerine kurulu...
Balık, uzo, kalamar, baklava, pilaki ve daha niceleri... Tipik bir Yunan Adası’nda ne varsa aslında Nisyros’da da o var. Ama bir farkla. Burada zaman durmuş gibi. Sanki denize sırt üstü yatmış ve hiç hareket etmek istemeyen bir insanı andırıyor Nisyros. Burada her şey sakinlik üzerine kurulu. Çünkü zamandan arınmış Nisyroslular... Büyük adaların karmaşası, trafiği yok Nisyros’da. Sahili boyunca göze çarpan balık restoranları, kafeler özellikle öğleden sonraları neredeyse tamamen boş. Adanın daracık sokakları ve mimarisi çok özel evleri de bu sakinliği çağırıyor adeta. Sokak aralarında güneşin kavurucu sıcağını hissetmeden bir yaz gününün keyfini çıkartmak ancak Nisyros’da mümkün olmalı. Nisyros Adası’nda kalıp da adanın etrafındaki plajları ziyaret etmemek olmaz. Çünkü sakin mi sakin koyları ile Ege’nin serin sularına kendinizi bırakmak için ideal plajlar bunlar... Ve Nisyros’da doğal olarak çok az otel bulunuyor. Ada’nın en büyük oteli Porfyris Hotel ve gecelik fiyatları çok makul... Ben de orada kaldım.
* White Beach Hotel Tel: 30-22420-31497
* Porfyris Hotel Tel: 30-22420-31376
* Polyvotis Traditional Hotel
Tel: 30-22420-31011
Nasıl gidilir?
Nisyros’a ulaşmak için Kos’a gidip oradan (deniz otobüsüyle) 55 dakikalık bir deniz yolculuğundan sonra Mandraki’ye ulaşabiliyorsunuz. Veya dediğim gibi mavi yolculukla bu adaya ulaşıyorsunuz.
Ne yenir?
Ada’da tabii ki deniz ürünleri başta olmak üzere hamur işleri de bulabiliyorunuz. Çörekler de şahane. Diğer Yunan adalarında olduğu gibi pek çok Türk yemeğini burada da buluyorsunuz.
süha derbent
kaynak:vatan gazetesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder