Bu Blogda Ara

24 Temmuz 2010 Cumartesi

ACI BİR AŞK HİKAYESİ

bir aşk hikayesi
>Heybeliada'daki Deniz Okulu'ndan mezun olan Ismail Türe, kendi gibi
>Gelibolulu olan bir genç kizakaptirir gönlünü. Iki sevgili parmaklarina
>nisan yüzügü taksalar da, birbirlerini çok seyrek görmektedirler. Ismail
>Türe denizaltida muhabere subayi olarak görevlidir çünkü. Üstegmenin aklina
>harika bir fikir gelir; nisanlisina isikli mors alfabesini ögretecek,
>Çanakkale'den geçis yapacaklari geceyi planli oldugu için önceden bildirecek
>ve böylelikle haberleseceklerdir.
>
>Bogazi yüzeyden geçmekte olan denizaltinn kulesindeki denizciler sigara
>içmekte, sohbet etmektedirler. Aralarindan birinin heyecanli oldugu her
>halinden belli olmaktadir. Gelibolu kiyilarina geldiklerinde, karanlik
>içindeki evlerden birinden bir el fenerinin yanip söndügü görülür: "Seni
>seviyorum..." Arkadaslari gülümseyerek Ismail Türe'ye bakarken, genç asik
>elindeki fenerle sevgilisine karsilik vermektedir...
>
>Bu olaydan sonra iki sevgilinin aski düsmez olur denizalticilarin
>dillerinden. Herkes, haberlesmek için kurulan isik yolunu konusur.
>Arkadaslari "Evlen artik su kizla da, buradan her geçisimizde selamlasmayi
>birak artik" diye takilirlar Ismail Türe'ye. Denizaltinin üstünün ve altinin
>bir oldugu yagmurlu günlerde bile, Çanakkale Bogazin'dan geçilirken,
>elindeki fenerle ask nöbeti tutan yakisikli denizci gözünü bir an olsun
>ayirmaz Gelibolu kiyilarindan.
>
>Yine bir gün, yirmi yedi yasindaki Üstegmen, Çanakkale'den geçecekleri gün
>ve saati, denizaltinin ugradigi bir limandan haber verir nisanlisina. Ege
>Denizi'nden Bogaz'a giris yapacaklarini, en öndeki denizaltinin kulesinde
>olacagini bildirir. Genç kizin gözüne her zaman oldugu gibi, o gece de uyku
>girmez. Büyük bir sabirla pencerenin önünde oturmakta ve gözünü hiç
>kirpmadan denize bakmaktadir. Fenerine yeni pil almis olsa da, arada bir
>yanip yanmadigini kontrol eder yine de...
>
>Birden, dev bir kararti belirir suyun üstünde. Güneyden gelen bir denizalti,
>penceresinin görüs sahasina girmistir. Genç kiz pencereyi açar ve gecenin
>karanligina uzattigi elleriyle feneri yakip söndürür.
>"Seni seviyorum..."
>
>Kulede bulunan denizaltinin komutani Bahri Kunt isareti görünce gülümser:
>"Hay Allah, bu kiz denizaltilari sasirdi. Nisanlisinin denizaltisi bizim
>önümüzdeydi..." Bir anlik tereddütten sonra Birinci Inönü denizaltisinin
>komutani Bahri Kunt, yanit gönderilmezse genç kizin telaslanacagini
>düsünerek, karsilik verilmesini emreder. Yanindakilerin "Ne diyelim
>komutanim?" diye sormasi üzerine de sunlari söyler:
> "Ebediyete kadar..."
>
>O gece Üstegmen Ismail Türe'nin görev yaptigi Dumlupinar, Çanakkale
>Bogazi'na giris yapan ilk denizalti olmustur. Ama, Gelibolu kiyilarina
>gelmeden Nara Burnu açiklarinda Isveç bandirali "Naboland" adli gemi
>tarafindan çignenmekten kaçamamis ve yarali bir balina gibi aci dolu sesler
>çikararak, Çanakkale'nin karanlik sularinda kaybolmustur. Her sey birkaç
>dakika içinde gerçeklestiginden, arkadan gelmekte olan Birinci Inönü
>denizaltisi Dumlupinar'a çarpan geminin yanindan habersizce geçerek,
>Gelibolu'ya ulasan ilk denizalti olur.
>
>Genç kiz, nisanlisindan haber almanin huzuru içinde basini yastiga
>koydugunda, genç denizci çoktan dalmistir "ebediyete kadar" sürecek olan
>uykusuna!...
>
>Sunay Akin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder