Bu Blogda Ara

4 Kasım 2011 Cuma

LENA KAYA RESİMLERİ

Kazakistan'da Almatı'ya 170 kilometre uzaklıktaki Tamgalı Say, dünyadaki sayılı kaya resmi alanlarından biri ve Unesco'nun dünya kültür mirası listesinde. Geniş bir alana yayılan resimler, aynı zamanda bozkır kavimlerinin tarihine de ışık tutuyor. Burada kaya resimlerinin tarih öncesinden yakın zamanlara dek devam eden bütün aşamaları rahatlıkla tespit edilebiliyor. Doğayı birebir çizmekle başlayan süreç; inanç resimleriyle sembollerle devam ediyor ve nihayet damgalara ulaşılıyor. Damgalardan da harflere ve yazıya geçiş başlıyor. Tamgalı Say, bütün bu sürecin resimli tarihi. "

2007 yılı 7 Aralık’ta yayınlanmaya başlanan "Karlı Dağlardaki Sır" programının, 28 Aralık 2007 tarihinde yayınlanan 4. bölümünde Ordu–Mesudiye, Esatlı Köyü Kaya Resmi alanındaki "Göktürk Harfli" yazıtı tespit ederek kamuoyu ile paylaştı. TRT tarafından yayınlanan "Karlı Dağlardaki Sır" adlı belgeselde, "bu alan araştırmacıları bekliyor" diyor Somuncuoğlu, yine Ordu–Mesudiye, Esatlı Köyü’nde, Göktürk harfli, yani eski Türklerin kullandığı, bilimde bilinen adıyla "Runik Türk Alfabesi" diye de tanımlanan alfabe ile yazılmış 2. yazıtı Mayıs 2008 tarihinde tespit etmiştir.
Bu belge Ankara–Güdül Salihler Köyü’ndeki Kaya Resmi alanında tespit edilmiş olup, üzerindeki damgalar Ordu–Mesudiye, Esatlı Köyü’ndeki ve "Orhun Abideleri"ndekinin aynısı. Yani tarihi Türk Alfabesi ile yazılmış satırlardan ibaret olup, hepimizi şakını çevirdi. Bu tarihi kaya resmi Ankara şehir merkezine 80 km. uzaktan yıllarca Türkologları beklemiş.

Bu yazıtlar, Anadolu’daki Türk tarihi konusundaki birçok tartışmaya farklı boyutlar getirecektir. Özellikle "1071" tarihinin bu belgelerden sonra yeniden değerlendirilmesini gerekecektir. Aslında Türklerin Anadolu’daki izlerine Herodotos’ta işaret etmiştir. Ona göre Anadolu’da görülen İskitler, Kımız içiyordu ve İskitlerin akrabası olan Masaget’lerde Tomris bayan adı vardı. Rus bilim adamlarına göre de İskitlerin ilk yerleşim yeri Altaylardır. Hazar’ın doğusunda yani Kazakistan’ın tarihi Mangışlak şehrinde ve Hakasya’nın Uybat bölgesindeki tarihi İskit mezarlığında bizde saha araştırmaları yapmıştık.



1071’de Türklerin nüfus olarak daha yoğun geldikleri ve Anadolu’yu Türkleştirdikleri tarihi kayıtlarda mevcuttur. Fakat 1071’de gelenler asla "tesadüfen" ve "rüzgârın önündeki yaprak" gibi gelmediler Anadolu’ya. Kendilerinden öncesinden bu topraklara göç etmiş, burada yaşayan akrabalarının yanına gelmişlerdir. "Karlı Dağlardaki Sır" belgeselinin 4. bölümünden hatırladığımız, Hakkari–Yüksekova Gevaruk Yaylası kaya resimleri ve Yüksekova’daki koçbaşlı mezar taşarı yukarıdaki ifademizin belgesidir.

Somuncuoğlu’nun bir başka çarpıcı tespitini daha aktarmak istiyorum; "Türk tarihi, bugün tanımlandığı gibi asla bir "göçebe ve göçebelik" tarihi değildir. Türk tarihinin temel itici gücü, "dolma–taşma"ya dayanır. Altay dağlarındaki çanaklarda, nüfus yoğunluğu arttıkça bu çanaklardan meydana gelen taşmalar, tarihi yapan güç olmuştur. İşte bugün Asya’nın derinliklerinde Türkçeye, Türk kültürüne hala rastlanıyorsa, bu dolma–taşma’dan dolayıdır. Çünkü göç ardında sadece yangın küllerinden başka bir şey bırakmaz. Yani kurganlar, büyük toplu mezarlıklar olmazdı. Bugün Orta–Asya’nın her yerinde Türkçe ve Türk kültürünün temel kodları bütün canlılığı ile yaşamaya devam ediyorsa (ki ediyor) bunun nedeni araştırılmaya değer.

Somuncuğlu yapmış olduğu saha çalışmasındaki gözlemlerinden hareketle şöyle diyor: "Baykal Gölü kıyılarından, Macaristan ovalarına kadar tarih öncesindeki Türklüğün somut izlerini gördüm, fotoğrafladım. "Macaristan Solnok Müzesi"ndeki damga ile "Gorno Altay Müzesi" (Rusya Altay Özerk Cumhuriyeti) ndeki "damga" aynı ise, tarihe başka açılardan bakmak, yerinde ve doğru olacaktır. Nitekim arkadaşım Mustafa Aksoy, az önce sunduğu tebliğinde, "damgalar sosyal DNA’lardır ve sosyolojik açıdan tasnife tutulmaları bize tarihin bambaşka kapılarını açacaktır" diye belirtti. Bu görüşe katılmamak mümkün değil, bence Türk tarih yazıcılığı yeni başlıyor ve artık tek disiplinli, tek alanlı çalışmaların dönemi kapanmıştır.




Saymalı Taş'ın sembol resimlerinden güneş adam Gobi Çölü'nden Anadolu'ya hemen tüm kaya resmi alanlarında kendini gösteriyor. Saymalı Taş'taki bu araba resmi önemli birinin belki de kağanın arabasıdır. Bu araba Altay Dağları'ndaki Pazırık kazısına bulunan ve bugün Petersburg Ermitaj Müzesi'nde sergilenen Pazırık arabası ile büyük benzerlik taşır.

Kırgızistan Talas bölgesindeki Çiğim Taş yaklaşık 3 bin 500 metre rakımlı yüksek bir vadinin adı. Burada bir pano gbi yükelen kayanın üzerinde 300 civarında resim var. Panonun etrafına dağılmış kayaların tümü de resimli. Çiğim Taş resimlerinin diğerlerinden belirgin farkı bunların tamamen stilize çizimlere dönüşmüş ve iyice küçülmüş olması. Artık doğayı birebir resmetme dönemi bitmiş soyut arayışlar başlamıştır. Bu arayışlar damgayı ve devamında alfabeyi doğurur. Çiğim Taş bir bakıma damgaların resmedildiği bir alan.




Hakkari yüksekova Gevaruk Yaylası'ndaki kaya resimleri Türkiye'de en yüksek rakımdaki resimler. Budenli ulaşılması zor yüksekliklerin tercih edilmesi, Orta Asya'dakarşılaşılan kaya resimleri alanlarını hatırlatıyor. Coğrafi alanın seçilmesi bakımından görülen ortaklık, rsimlerin tarz ve üslubunda da kendini gösteriyor. Örneğin, Kırgızistan'da Saymalı Taş'taki resimlerle Gevaruk Yaylası'ndakiler arasında şaşırtıcı benzerlikler var.

SAYMALITAŞ'IN EN ESKİ FİGÜRÜ

MOĞOL BOZKIRI'NIN GEYİK TAŞLARI

Mogolistan Gobi ÇÖlü kaya resimlerinin yoğunlukla bulunduğu alan artık tamamen kurumuş bir nehir yatağının yanında. Nehir, bir zamanlar buralarda çok canlı bir hayat olduğunun işareti. Burada kayalara dağ keçisi, geyik gibi figürler damgalar ve bir kompozisyon içeren resimler, av sahneleri gibi panolar işlenmiş.


Kazakistan'da Almatı'ya 170 kilometre uzaklıktaki Tamgalı Say, dünyadaki sayılı kaya resmi alanlarından biri ve Unesco'nun dünya kültür mirası listesinde. Geniş bir alana yayılan resimler, aynı zamanda bozkır kavimlerinin tarihine de ışık tutuyor. Burada kaya resimlerinin tarih öncesinden yakın zamanlara dek devam eden bütün aşamaları rahatlıkla tespit edilebiliyor. Doğayı birebir çizmekle başlayan süreç; inanç resimleriyle sembollerle devam ediyor ve nihayet damgalara ulaşılıyor. Damgalardan da harflere ve yazıya geçiş başlıyor. Tamgalı Say, bütün bu sürecin resimli tarihi.


Hazar kıyısındaki Gobustan'da "Büyüktaş" "Küçüktaş" ve "Cıngırdağ" olmak üzere birbirine yakın üç ayrı bölgede yer alıyor. Buradaki kaya resimleri çeşitlilik bakımından son derece zengin.


Kütahya Çavdarhisar'daki Aizanoi kentinin antik duvarları üzerine yapılan resimler bininci yılın başlarından itibaren Anadolu'ya göçlerle gelen Türk boylarından kalma. Sibirya'da Lena kıyısındaki süvari sanki gelip Aizonai'nin duvarına asılmış.

Hakkari Gevaruk Yaylası'ndaki kaya resmi alanı Muvaffak Uyanık ve Ersin Alok tarafından tespit edilmişti. Araştırmacıların sırlarına eğilmesini bekliyor.

Kars Kağızman'a bağlı Camuşlu Köyü'ndeki Yazılıkaya ve Kurbanağa ile Yaban köyündeki Geyikli Tepe kaya resmi bakımından Türkiye'nin en zengin bölgesi.

Kırgızistan Talas bölgesindeki Karakol Yaylası, 2 bin 800 3 bin rakımlı. Buradaki resimler de değişik zaman dilimlerine ait. Yani binyıllar içinde yapılan resimler sözkonusu. Son süreçte ise burada da damgaya geçiliyor.




Saymalı Taş'ta giz dolu resimler geçit yapıyor. "Gökyüzü arabaları" diye de anılan resimlerde kutsal uçan atları ya da boğaları ile Şamanların göksel yolculuğuna işaret ediliyor.
Bir açıklama ekle
Saymalı Taş'ta giz dolu resimler geçit yapıyor. "Gökyüzü arabaları" diye de anılan resimlerde kutsal uçan atları ya da boğaları ile Şamanların göksel yolculuğuna işaret ediliyor.


İzmir Ödemiş Konaklı beldesindek Soğukluk Deresi mevkiinde bulunan zengin kaya resimleri alanı ne yazık ki taprih olmuş. Alanda ulaşılabilen bir kaç resimden biri insan figürü.

Gobustan kaya resimleri alanı, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'ye 50 kilometre uzaklıkta Gobustan Gayalıkları olarak bilinen alanda yeralıyor. Avrasya'da Saymalı Taş'ın dışında diğerleriyle kıyaslandığında en zengin alanlardan biri burası. Farklı dönemlere ait izler var Gobustan'da.

Mandıl Haykhın Moğolistan'ın orta kesiminde yer alan Bayanhonur eyaleti sınırları içinde. Mandıl Haykhın zirveleri tepsi şeklinde birbirine yakın üç dağdan oluşuyor. Burada binlerce kaya resmi var. Pek çok geyiğin resmedildiği kayalardaki resimler giderek yazıya dönüşüyor. Ki bu yazı Orhun Anıtları'nda kullanılan eski Türk alfabesi ile yazılmış.

Ruya'daki Lena kaya resim alanında restorasyon çalışmaları sonrasında belirginleştirilen resimlerde de geyiğin özel bir yeri var. Bu resimde geyiğin yanında bir de süvari yer alıyor. Büyük olasılıkla süvari ve geyik ayrı zamanlarda çizilmiş


alıntıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder