Bu Blogda Ara

16 Eylül 2010 Perşembe

İZNİK ÇİNİLERİ




İznik Osmanlı devrinde,büyük çini merkezlerinden biridir.Osmanlı devrinden zamanımıza kadar gelen en eski çinileri 1391 tarihinde inşaatı tamamlanan İznik Yeşil Cami minare sinde görmek mümkündür. İznik'te 15.asrın ilk senelerinde başlayan çinicilik çok kısa bir zamanda büyük bir gelişme gösterdiğinden şehre çinili İZNİK adı verilmiştir.17.yy.da İznik'i gezen Evliya Çelebi, bu şehrin dokuz mahallesinde halkın çini ve çanak çömlek imal ederek geçimini sağladığını ve İznik'te 340 adet çini fırının bulunduğunu seyahatnamesinde zikretmektedir.


Osmanlı devrinde mimari eserlerin iç tezyinatında kullanılan çiniler 24x24 cm. ebadında ve 2-3 cm. kalınlığında tabakalar halinde yapılmıştır. Umumiyetle Selçuk çini tezyinatı Osmanlıların ilk devirler de bazı küçük değişikliklerle devam etmiştir.İstanbul Çini Köşk Müzesi mihrabında, Selçuklu hendesi ve yıldızlardan müteşekildir.İznik çinilerin de hendesi şekiller yerine zarif kıvrık dallar üzerine serpiştirilen Hatayi ve Rumi tezyinata önem verilmiştir.

Bugün birçok mimari eserimizi süsleyen ve bazı Avrupa müzelerinin en mutena köşelerinde muhafaza edilen İznik çini ve seramiğinin yapılma işine 16.yy.büyük önem verilmiştir. Çinicilikteki bu inkişaf 16.asırda artan inşa faaliyetlerine sıkı sıkıya bağlıdır.16.asrın 1.yarısın da imal edilen çinilerde beyaz zemin üzerine çiçek motifleri,rumiler ve palmetler mavi, lacivert ve sarı renkte işlenmiştir.

 16.yy'ın ikinci yarısından itibaren çinilerin renk ve motiflerinde kendini gösteren değişme neticesinde büyük bir zenginlik ve kalite yükselmesi görülür.Beyaz zemin üzerine natüralist çiçek ve yaprak, şakayık, lale, sümbül, karanfil,gül, erik ve nar çiçeği motifleri itina ile işlenmiştir. Sırlar parlak ve çok temizdir. 1557'den sonra ortaya çıkan mercan kırmızısı, çinilere ayrı bir güzellik vermektedir.

Çiniler üzerinde kabartma şeklinde görülen domates veya mercan kırmızısının 17 yy. başlarında birden kaybolduğu görülür. Herhalde ustasının ölümü ile mercan kırmızısı sır olup gitmiştir 16. yy. İznik çinileri ile,Topkapı Sarayı harem dairesinde altın yol, 1557 yılında inşaatı tamamlanan Süleymaniye Camii'nin mihrabı, Rüstem Paşa Camii ve türbesi, Sokullu Mehmet Paşa Camii ile diğer bazı mimari eserler tezyin edilmiştir.


Ayrıca bu yüzyıl çinilerinde çiçeklerden en fazla lale motifine yer verilmiştir. Rüstem Paşa Camii çinilerinde kırk bir çeşit lale motifinin bulunduğu tesbit edilmiştir. 17.yy. başlarında İznik çini sanatı ve tekniğinde bir duraklama görülür. Desenler bozulmaya renkler birbirine vurmaya başlar. Lale ve karanfil motiflerin de 16.yy. ikinci yarısında görülen mercan kırmızısı kaybolur. Yerine soluk bir kırmızı gelir.

Bu yüzyılın çinilerinde zemin beyaz,yeşiller mavimsi ,firuze mavisi de yeşilimsi bir renk alır. 16.yüzyılda yapılan panolarda çiçek ve ağaçlar doğrudan doğruya yerden çıkmış gösterildiği halde,17.asırda artık vazoların içinden çıkarılmaya başlanır. Bununla beraber 17.yy.başlarında fevkalade güzel çiniler imal edilmiştir. Sultan Ahmed Camii, Revan ve Bağdat Köşkleri, Topkapı Sarayının sünnet odası kapısının iki yanı bu devir çinileriyle süslenmiştir. 17.yy sonlarında İznik çiniciliğinde başlayan gerileme, Osmanlı Devleti'nin duraklaması ile alakalıdır.

Dahili ve harici huzursuzluklar ve harplerle yıpranan devlet,sulh ve sükun devrinde sanata gösterilen alakayı gösterememiştir. 16.asrın hummalı sanat faaliyetlerine bu devirde tesadüf edemiyoruz. Mimari faaliyetler parasızlık sebebiyle çok azalmış ve mimariyi kendisi ne bir tatbik sahası addeden İznik çiniciliği de böylece bozulmaya başlamıştır. İnşaatın durması ile sipariş alamayan çini imalathaneleri yavaş yavaş kapanmaya başlamış ve 1716 senesinde İznik'te çini faaliyeti tamamen sona ermiştir. 1719'da yapılan 3.Ahmet Kütüphanesi'nin Çini ihtiyacı boğaz içindeki Kara Mustafa Paşa Yalısı'nın çinileri sökülerek karşılanmıştır.

18.asırda III.Ahmet'in veziri Nevşehirli Damat İbrahim Paşa İznik'teki çini ustalarını toplayarak 1725 senesinde İstanbul' da Tekfur Sarayı'nda çini imalathanesi açarak çiniciliği tekrar ihya etmek istemiştir. Bu imalathanede İznik çinisi ayarında çini yapılamamıştır. Tekfur Sarayı çinilerinde, zemin kirli mavimtırak, motifler yeşil mavi, solgun kırmızı ve sarı renkte olup sırlar bozuktur.

Kısa bir müddet sonra bu faaliyet de durmuş, ihtiyacı karşılamak için Viyana ve İtalya'dan çini ithal edilmiştir. Son yıllarda Prof. Dr.Oktay Aslanapa tarafından, İznik Çiniciliği ile ilgili bir takım araştırmalar yapılmış ve bu araştırmalar neticesinde bazı çini fırınları bulunmuştur. Günümüzde bu araştırmalar zaman zaman devam etmektedir. İlgili bakanlıkların yetersiz bir bütçe sunmasından dolayı bu çalışmalar yetersiz kalmaktadır. Son yıllarda İlçede yapılan kazılar ve atölye çalışmalarıyla birlikte İznik Çiniciliğinde bir hareketlilik gözlenmektedir. Bu hareketlilik İlçede faaliyet gösteren çini atölyelerini umut verici çalışmalarıyla da kendini göstermektedir.


Günümüzde İznik'te çinicilikte en büyük eksikliğimiz alt yapı konusundadır. İznik çinisinin renkleri ve desenleri orijinal olarak kullanılmakta fakat birçok atölyede Kütahya alt yapısı kullanılmaktadır. Yapılan Karolarda ise orijinal olmasa da günümüz teknolojisi ile aslına en yakın alt yapı kullanılabilmektedir. İznik çinisinin yeniden doğuşu bu alt yapı eksikliğinin giderilmesi ile olacaktır.


alıntıdır.

2 yorum:

  1. Bayılırım Çini'ye hele renklerine desenlerine eline sağlık süper...

    YanıtlaSil
  2. Yüreğine ve emeğine sağlık kıymetli kardeşim.

    YanıtlaSil