Bu Blogda Ara

19 Eylül 2010 Pazar

Düşünceler



Durmaksızın yürüyorum bu kıyılarda,

kumla köpüğün arasında.

Yükselen deniz ayak izlerimi silecek,

rüzgar köpüğü önüne katacak,

ama denizle kıyı daima kalacak.


Bugünün acısı, dünün hazzının anısıdır.

Anımsamak bir tür buluşmadır.

Unutmak ise bir tür özgürlük.

Yüreğimdeki mühür

kalbim kırılmadan çözülebilir mi?

Sevgililer birbirlerinden çok

aralarındakini kucaklarlar.

Arkadaşlık her zaman için

tatlı bir sorumluluktur,

asla bir fırsat değil.

Ancak büyük bir acı veya büyük bir sevinç

senin gerçeğini açığa çıkarabilir.

İşte böyle bir anda

ya güneş altında çıplak danset,

ya da çarmıhını taşı.



İnsanlık, sonsuzluğun dışından

sonsuzluğa akan bir ışık nehridir.



Şafağa ancak

gecenin yolunu izleyerek ulaşılabilir.



Gariptir ki,

kimi zevklerin tutkusudur,

acılarımızın bir kısmını oluşturan.

Kişinin hayal gücüyle, düşlerinin gerçeklesmesi arasındaki mesafe,

yalnızca onun yoğun isteğiyle aşılabilir.

Cennet orada,

şu kapının ardında,

hemen yandaki odada;

ama ben anahtarı kaybettim.

Belki de sadece koyduğum yeri unuttum.

Kuş tüyünde uyuyanların düşlerinin,

toprak üzerinde uyuyanlarınkinden

daha güzel olmadığı gerçeğinde,

yaşamın adaletine olan inancımı

yitirmem mümkün mü?

Bana kulak ver ki,

sana ses verebileyim.

Karşındakinin gerçeği

sana açıkladıklarında değil,

açıklayamadıklarındadır.

Bu yüzden onu anlamak istiyorsan,

söylediklerine değil,

söylemediklerine kulak ver.



Söylediklerimin yarısı beş para etmez;

ama ola ki diğer yarısı sana ulaşabilir

diye konuşuyorum.

Yalnızlığım, insanlar geveze hatalarımı övüp,

sessiz erdemlerimi eleştirmeye

başladığında doğdu.



Bir gerçek her zaman bilinmek,

ama ara sıra söylenmek içindir.

İçimizdeki gerçek olan sessiz,

edinilmiş olan ise gevezedir.

İçimdeki yaşamın sesi,

senin içindeki yaşamın

kulağına ulaşamaz.

Yine de kendimizi yalnız

hissetmemek için konuşalım.

Sözcüklerin dalgası

hep üstümüzde olsa da,

derinliklerimiz daima dinginliğini korur.

Yaşam kalbini okuyacak

bir şarkıcı bulamazsa,

aklını konusacak

bir filozof yaratır.

Zihnimiz bir süngerdir,

yüreğimizse bir nehir.

Çoğumuzun akmak yerine,

sünger gibi emmeyi seçmesi ne garip!



Eger kış,

'Baharı yüreğimde saklıyorum'

deseydi, ona kim inanırdı?



Her tohum bir özlemdir.

Öğretilerin çoğu pencere camı gibidir.

Arkasındaki gerçeği görürsün,

ama cam seni gerçekten ayırır.

Haydi seninle saklambaç oynayalım.

Yüreğime saklanırsan eğer,

seni bulmak zor olmaz.

Ancak kendi kabuğunun

ardına gizlenirsen,

seni bulmaya çalışmak

bir işe yaramaz.



Neşeli yüreklerle birlikte

neşeli şarkılar söyleyen

kederli bir kalp ne kadar yücedir.



Yürüyenlerle birlikte yürümeyi yeğlerim,

durup yürüyenlerin geçişini seyretmek değil.



Hayır, boşuna yaşamadık biz!

Kemiklerimizden kuleler yapmadılar mı?

Özel ve ayrımcı olmayalım.

Unutmayalım ki, şairin aklı da,

akrebin kuyruğu da gururla

aynı yeryüzünden yükselir.

Evim der ki, 'Beni bırakma,

çünkü burada senin geçmişin yaşıyor.'

Yolum der ki, ' Gel ve beni izle,

çünkü ben senin geleceğinim.'

Ve ben hem eve, hem de yola derim ki,

'Benim ne geçmişim,

ne de geleceğim var.

Eğer kalırsam,

kalışımda bir ayrılış vardır;

gidersem,

ayrılışımda bir kalış.

Yalnızca sevgi ve ölüm

her şeyi değiştirebilir.'

Daha dün, yaşam küresi içinde

uyumsuzca titreşen bir kırıntı

olduğumu düşünürdüm.

Şimdi biliyorum ki,

ben kürenin ta kendisiyim,

ve uyumlu kırıntılar halinde

tüm yaşam içimde devinmekte.

Adlandıramadığın nimetleri özlediğinde,

ve nedenini bilmeden kederlendiğinde,

işte o zaman büyüyen her şeyle

beraber büyüyecek ve

üst benliğine uzanacaksın.



Ağaçlar yeryüzünün

gökkubbeye yazdığı şiirlerdir.

Ama biz onları devirir ve

boşluğumuzu kaydedebilmek için

kağıda dönüştürürüz.

Güzelliğin şarkısını söylersen eğer,

çölün ortasında tek başına olsan bile

bir dinleyicin olacaktır.

Esin daima şarkı söyler;

asla açıklamaya çalışmaz.

En büyük sarkıcı,

sessizliğimizin şarkısını söyleyendir.



Eğer ağzın yemekle doluysa

nasıl şarkı söyleyebilirsin?

Ve eğer elin altınla yüklüyse,

şükretmek için nasıl kaldırabilirsin?

Sözler zamansızdır.

Onları zamansızlıklarını bilerek

söylemeli ya da yazmalısın.

Şiir bir düşüncenin ifadesi değildir.

O, kanayan bir yaradan

veya gülümseyen bir ağızdan

yükselen bir şarkıdır..

Kum ve Köpük - 1926

1 yorum: