Bu Blogda Ara

12 Ağustos 2010 Perşembe

ATATÜRK VE DENİZ

Mustafa Kemal Atatürk denize büyük bir sevgi duyar ve deniz sevgisini tüm Türk ulusuna aşılamaya çalışırdı.Florya'da bulunuğu zamanlarda ya kürek çeker ya da denize girerdi.İstanbul'da bulunduğu zamanlarda özelikle Moda Koyu'nda yapılan yelken ve kürek yarışlarını Acar Motoru ve Ertuğrul yatından izlemekten büyük keyif alırdı.1 Temmuz denizcilik ve kabotaj bayramı nedeniyle Moda Koyu'nda yapılan denizcilik şenlikleri başta olmak üzere önemli yarış günlerinde Acar Motoru ve Ertuğrul Yatı,Atatürk'ün yarışları en iyi biçimde izleyebileceği yere getirilirdi.Büyük önderin bu yarışları izlemeye gelmesi hiç kuşkusuz denizciler içinde ayrı bir heyecan şevk ve gurur kaynağı olurdu. Denizi medeniyet olarak gören Atatürk, denizciliğin gelişmesi için de deniz sporlarının temel olduğunu düşünürdü.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Yaz aylarında, Florya Köşkünde istirahatte bulunduğu günlerde, sandala binerek kürek çekerdi. Özellikle Moda koyunda yapılan yelken ve kürek yarışlarını, “Acar” motorundan veya “Ertuğrul” yatından izlemekten de büyük haz duyardı. Yat, koyda demirler, Atatürk ve beraberindekiler bütün günü, burada yarışı izleyerek geçirirlerdi. Yarışmaları dürbünle izleyen Atatürk, kazananları küpeşte kenarından alkışlar, onlara taktirlerini belirtirdi. Özellikle kabotaj bayramı yarışmalarında, Anadolu ve Rumeli fenerleri tahlisiye istasyonlarının kürek ekipleri arasındaki ezeli rekabetten doğan, iddialı ve çekişmeli yarışmayı izlemek Atatürk’ün pek hoşuna giderdi
 


Atatürk, İstanbul Florya’da bulunduğu zamanlarda her gün denize girmekte, kürek çekmekte, halkla haşır neşir olmaktadır. İsmet İnönü’nün yüzmeyi öğrenmesi Atatürk’ün direktifiyle olmuştur.




Atatürk Florya’da yüzerken Başbakan İsmet İnönü gelir.



Atatürk Seslenir:



“İsmet gel! Gelde yarışalım” der İsmet İnönü kollarını açarak



“Paşam, ben yüzme bilmem ki “ Bunu duyan Atatürk



“Sana bir hafta süre. Bir hafta sonra birlikte yarışacağız” der İsmet İnönü Heybeliada’daki Deniz Askeri Lisesi Sınıf Subayı Ulvi Tekeş’le tanışır. Kısa bir süre içinde yüzme öğrenmek istediğini bildirir. Heybeliada ile Kaşıkadası arasındaki derin bir yere deniz motoru ile gidilir.



Ulvi Tekeş İsmet İnönü’ye



“Sayın Paşam atlayın” der



“Nasıl atlayacağım”



“Çivileme atlayacaksınız” İsmet İnönü anlatıldığı şekilde çivileme atlar. Bu İsmet İnönü’nün meşhur çivilemesidir. İlk atlayışıdır. Suyun yüzüne çıkınca kendini subayın kollarında bulur. Çırpınmaya başlar. Sonrada yüzme kurallarına uyarak birkaç gün içinde yüzmeyi öğrenir ve Florya’nın yolunu tutar.









Atatürk 1937 yılında hükümet programını açıklarken,denizciliğe verdiği önemi çok net bir biçimde bu sözlerle belirtmiştir.




"......Denizcilik sadece ulaştırma işi değil, ikitisadi iş olarak anlaşılacak ve tersaneler, gemiler, limanlar ve iskeleler inşaa edilecek, deniz sporları kulüpleri kurulacak ve korunup geliştirilecektir. Çünkü: Toprakların ucu deniz olan bir ulusun sınırını, halkının kudret ve yeteneğinin hududu çizer. En uygun coğrafi konumda ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri bir denizci ulus yetiştirmek yeteneğindedir. Bu yetenekten yararlanmasını bilmeliyiz. Denizciliği Türk'ün büyük ulusal ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız....."












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder