Bu Blogda Ara

27 Kasım 2010 Cumartesi

Yunus Balığının farkı

Yeni Zelanda civarında bir boğaz vardır ki, yüzyıl önce Amerika’dan Avustralya’ya giden gemiler, gizli kayalarla dolu bu boğazı geçerken ölümle pençeleşirlerdi. İşte bu yazı, o boğaza ait bir efsanenin hikayesidir:

1871 Yılının bulutsuz ve sakin bir gününde Birleşik Amerika’nın Boston limanından hareket eden “Brindle” gemisi Yeni Zelanda sularına girinceye kadar heyecansız bir yolculuk yapmıştı. Ama Pelorus boğazına girilince herkesi bir korkudur aldı. Bu deniz, umulmadık yerlerde gemilerin yolunun üzerine çıkan kayalar sebebiyle çok tehlikeliydi. Şimdide üstelik sis bastırdığı için “Brindle”nin kayalıklara bindirmesi içten değildi.






Süvariyle ikinci kaptan küpeşteye dayanmış bu konuyu görüşürlerken biraz ötede suların karıştığını ve köpüklerin arasında bir yunus balığının çıktığını gördüler. Bu, dört metre uzunluğunda gözüken beyaz bir hayvandı.



Yunus, teknenin burnunun hemen önünde daireler çevirerek yüzdükten sonra birden belirli bir yöne doğru yol almaya başladı. Gemidekilere kendisini takip etmelerini işaret ediyor gibiydi. Süvariyle ikinci kaptan ellerinde olmayarak onu takibe başladılar. Garip bir his onlara, yunusun yardımıyla tehlikeli bölgeden kurtulacaklarını söylüyordu.



Gerçektende kısa bir süre sonra kayalıkları arkalarında bırakmış oldular. Çok geçmeden beyaz yunus da sulara dalarak gözden kayboldu.



Gemiciler Sydney’e varınca, başlarından geçen garip olayı oradaki arkadaşlarına anlatmaktan geri kalmadılar.”Pelorus Jack” adı verilen yunusun varlığını kısa zamanda o bölgede duymayan kalmadı.



İnsanları seven bu yunus, kırk yıla yakın bir zaman kılavuzluk görevine bıkıp usanmadan devam etti ve böylece bir çok deniz facialarını önlemiş oldu. Hayvanın bu şekilde hareket edişinin sebebini bilen yoktu. “Pelorus Jack” görünürde gemileri çok seviyor, hemen yanlarına sokulup suyun dışına sıçrıyor, arada başını tekneye sürttüğü bile oluyordu.



1903 yılında “Penguin” adında bir şilep de bu tehlikeli sulara girdi “ Pelorus Jack” her zamanki gibi görevinin başındaydı. Fakat bu defa gemide bulunan sarhoş bir yolcu kaşla göz arasında tabancasını çıkararak, “İşte güzel bir hedef!” diye tetiğe dokundu.



Kurşun “Pelorus Jack”’ın başının yanına rastlamıştı. Yunus sersemler gibi oldu, sonrada arkasında kırmızı bir iz bırakarak derinlere doğru gözden kayboldu.



“Pelorus Jack” iki hafta kadar göze görünmedi. Herkes, aldığı yara sonucunda öldüğünü sanıyordu. Derken bir sabah “Pacific Dawn” adında bir geminin yolcuları yunusunu gene karşılarında görerek sevindiler.



Yeni Zelanda hükümeti bu iyilik sever hayvanın korunması için tedbirler almakta gecikmedi. Bin bir ölüm tuzağı ile dolu boğazda 1871 ile 1904 yılları arasında bir tek deniz faciasının olmayışı hep “Pelorus Jack”ın sayesindeydi.



“Penguin” adındaki şilep 1905 yılının başlarında bir kere daha Pelorus boğazında yol alıyordu. Gemidekiler etraflarına bakındıkları halde, “Pelorus Jack” ı göremediler. Akıllı hayvan beklide güvertesinden kendisine ateş edilen gemiyi tanımış ve korkusundan su yüzüne çıkmamıştı.



Hava hayli sertti. Rüzgar gemiyi kayalıklara git gide yaklaştırıyordu “Penguin” çok geçmeden tüyle ürpertici bir çatırtıyla azgın dalgaların arasına gömüldü. Bundan kısa bir süre sonra “Southern Star” adında başka bir gemi, “Pelorus Jack” ın kılavuzluğu sayesinden bölgeden kazasız belasız geçince, herkes meseleyi anladı. Yunus demek ki yardım edeceği gemiyi tanıyor, görevini bilerek yapıyordu.



Derken 1912 yılında bir balinacı filosunun bu bölgeye geleceği tuttu. O tarihten sonrada “Pelorus Jack” ı bir daha gören olmadı. Kaptanların sevgisini ve güvenini kazanan iyi kalpli yunus beklide insanlara duyduğu yakınlığa karşılık adi bir balık gibi zıpkınlanarak mükafatlandırılmıştı. Gemiler aylarca “Pelorus Jack” ı aradılarsa da en ufak bir izine rastlayamadılar. Eşsiz yunus esrarengiz bir şekilde yok olmuştu.

alıntıdır.

1 yorum: