Bu Blogda Ara

15 Kasım 2010 Pazartesi

ÜÇ BÜYÜK DOSTTAN ÖĞRENDİKLERİM VE ATATÜRK

Bu yazıyı tam yazarken, sirenler çalmaya başladı 9'u 5 geçe.



Aslında ben zaten yaşamımın ekseninde yer alan, bu nedenle hiç unutmadığım Atatürk'ü anma yazısı yazmaya, bir gün önce 9 Kasım'da başlamıştım:



O'nun yarattığı ülkenin üç büyük evladından, üç büyük Cumhuriyet İnsanı'ndan söz ederek!



Sevgili okurlarım, Erdal İnönü, Şakir Eczacıbaşı ve İlhan Selçuk hakkındaki yazım sizden öyle büyük bir ilgi gördü ki, konuyu biraz daha derinleştirmeyi uygun buldum.





* * *

Pek çok sevgili okurum kendileri varken, bu büyük dostları yitirdiğim için kendimi yalnız hissetmemen gerektiğini belirtiyordu...



Hiç kuşkusuz okurlarımın varlığı, onlara duyduğum sevgi ve saygı beni yaşama bağlayan önemli ögelerden biri.



Ama geçen yazımda sözünü ettiğim yalnızlık, sadece manevi değil, aynı zamanda günlük yaşamdaki somut bir boşluk:



Son yıllarda İlhan Bey ile neredeyse her gün öğleden sonra gazetedeki odasında birlikteydik...



Şakir'le çoğu zaman evinde, kimi zaman da İKSV'de ayda bir iki kez yemek yer, uzun toplantılar yapardık...



Erdal Bey ve Sevinç Hanım'la bir-iki haftada bir buluşup ya yemek yerdik, ya sinemaya veya tiyatroya ya da konsere giderdik.



Sizden gelen iletiler de bu Büyük Dostlara duyulan toplumsal saygı ve sevgiyi vurguluyordu...



Nur içinde yatsınlar.





* * *

Erdal Bey'den gerçek demokratlığı öğrendim.



Sadece siyasal ve ideolojik anlamda değil sözünü ettiğim "demokratlık"...



Tüm yaşamında, parti dışında olduğu kadar parti içinde de, kamuoyunun gözü önündeki ilişkilerde olduğu kadar, eşi ile ailesi ile, dostları ile olan özel ilişkilerinde de...



Duruşundan, oturuşundan kalkışından, konuşmasından, bütün tutum ve davranışlarına kadar...



Tam bir demokratlık, demokratlığın zarafetiydi Erdal Bey'den öğrendiğim.





* * *

Şakir'den akılcı projelerle duygusal motivasyonların bütünleştirilmesini öğrendim.



Akıl yoluyla, uzmanlara danışarak üretilen projelere duygusal olarak da bağlanmayı...



Takipçiliği...



Titizliği...



Engel tanımamayı...



Projeleri gerçekleştirirken, yazarken, heyecanı sürekli kılmayı, aklın ve heyecanın bir araya geldiğinde yarattığı sinerjiyi öğrendim Şakir'den.





* * *

Sabretmeyi öğrendim İlhan Bey'den.



Yanlış kararlar almaktansa, bir süre düşünmeyi...



Hızlı karar vererek yanlış yola sapmaktansa, beklemeyi, herkese ama herkese danışmayı...



Bir sorun açısından, o sorunla ilgili olan herkesin beşeri tepkilerini öğrenmeyi ve sorunun çözümünde bunları da hesaba katmayı, sabretmenin erdemlerini öğrendim İlhan Bey'den.





* * *

Bu üç büyük insan Atatürk Türkiyesi'nin, Cumhuriyet'in yetiştirdiği kişilerdi.



Parlak zekâlarına ekledikleri büyük bilgi birikiminin getirdiği ve önce kendilerine yönelik olan eleştirel nüktedanlığı, müsamahayı öğrendim onlardan.



Bu üç büyük insandan siz de yararlanmak...



Kendinizi geliştirmek...



Ülkenin Cumhuriyet serüvenini, Atatürk'ün yaptıklarını farklı açılardan, farklı çevrelerden gelen izlenimlerle anlamak, özümsemek, sorunları görmek...



Kendinize, ailenize, çevrenize yararlı, başarılı ve "iyi bir insan" olmak istiyorsanız...



Kitaplarını okuyun.



Erdal İnönü'nün bütün yazdıklarını ve özellikle "Anılar ve Düşünceler" adlı üç ciltlik kitabını...



Şakir'in Bernard Shaw ve Oscar Wilde üzerine yaptığı çalışmaları, "Çağrışımlar Tanıklıklar Dostluklar" adıyla yazdığı anıları...



İlhan Selçuk'un yazılarını, ama özellikle son yayınlanan "Ergenekon Mergenekon" ile "Eyvah Yine Biz Haklı Çıktık" adlı kitaplarını okuyun.



Böylece önce kendinizi, sonra bu büyük insanları ve daha da önemlisi Yirminci Yüzyıl'ın en büyük siyasal ve kültürel mucizesi olan Cumhuriyet Türkiyesi'ni, Atatürk'ü, çok daha iyi anlayacaksınız.





* * *

Bu üç Büyük Dostun üçünün de yazacakları bitmemişti...



Her üçü de anılarını, düşüncelerini, yaşam deneyimlerinden süzdükleri bilgileri, izlenimleri yazmaya devam edecekti...



Her üçünün de yeni kitap projeleri vardı...



Ne yazık ki ömürleri yetmedi...



Çok yazık oldu.



Ama arkada bıraktıkları eserler de hiç azımsanamaz!



Bu üç insanı da okuyun değerli okurlarım...



Okuyun, inceleyin, irdeleyin ve zenginleşin.



Üstelik her üçü de çok iyi yazar olduklarından, Türkçeyi çok güzel ve çarpıcı bir biçimde kullandıklarından, bu okuma serüveni sizin için ayrıca büyük bir zevk de olacaktır.

EMRE KONGAR

1 yorum: